İngiltere ve Amerika’da bilim insanlarınca ortaklaşa yapılan ve Aralık 2021 sonunda Cell Stem Cell Dergisi’nde yayınlanan çalışmanın sonuçlarına göre embriyoların döllenmeden hemen sonra tek hücre aşamasındayken gen ifadesi göstermeye başladığı belirtildi.
Embriyolar üzerindeki ilginç çalışmaları ile gündeme gelen ve dünyada bu yönde yapılan tüm çalışmaları titizlikle inceleyip değerlendirmesi ile tanınan Embriyolog Turgay Barut, “Önceki araştırmalar, genetik transkripsiyon (DNA’dan RNA’ya genetik bilginin aktarımı) aktivitesini ancak embriyo, döllenmeden yaklaşık iki veya üç gün sonra dört veya sekiz hücreye kadar büyüdüğünde tespit edebiliyordu. Bath Üniversitesi’nde araştırmayı yürüten araştırmacılardan biri olan Profesör Tony Perry, çalışmanın sonucunu ‘Bu, hepimizin yaşadığı biyolojik bir sürecin başlangıcına ilk iyi yaklaşım – tek hücreli embriyo aşamasından geçiş’ şeklinde Cambridge Üniversitesi’nden Dr Giles Yeo ise ‘Eğer doğruysa, bu değişmiş gen aktivasyon imzasını tek hücre aşamasında görebiliriz’ diye değerlendirdi” diyerek döllenmeden sonra erken aşamada ebeveynlerden çocuğa geçmesi mümkün olan özelliklerin gen aktivasyonu değiştirilerek geçişi genlerde değişikliğe sebep olmadan aktarımının mümkün olur hale geleceğini ifade etti.
Tıp camiasının ilgisinin çeken çalışmanın, Profesör Perry önderliğinde yönetilen bilim insanları ekibi Cambridge Üniversitesi’nden Dr Giles Yeo ve ABD’deki Ovation Fertility’den Dr Matthew VerMilyea ile birlikte, yedi donör tarafından sağlanan 12 insan yumurta hücresi ve altı farklı donör tarafından sağlanan 12 insan embriyosu genetik transkripsiyonu ölçmek için yüksek çözünürlüklü tek hücreli RNA dizilimi kullanılarak yapıldığı belirtildi.
Yayımlanan makaleye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Embriyolog Turgay Barut, “Bunun aksine ekip, iki sperm hücresi tarafından döllenenler gibi sağlıklı gelişmeyen embriyolarda gen ifadesinin azaldığını buldu ve bu erken genetik aktivitenin başarılı gelişim için gerekli olduğunu düşündürdü. Profesör Perry açıklamasına, ‘Genom uyanışı olmadan gelişme başarısız olur, bu yüzden bu temel bir adımdır. Yapılan çalışmanın bulguları, çok iyi anlaşılamayan transkripsiyon aktivasyonunu neyin tetiklediğinin daha iyi anlaşılması sağlanabilir. Aktivasyonun tetikleyicisinin yumurtadan geldiği düşünülmesine rağmen nasıl olduğu bilinmiyor. Bu çalışma ile aktivasyona artık hangi genlerin dahil olduğu bilinmekte ve genlerin lokasyonlarını bulmak için moleküler teknikleri kullanabiliriz’ ifadelerini kullandı. Aktivasyon sürecine dahil olan bazı faktörlerin de kanserle ilişkili olduğu düşünülüyor. Bu da sağlıklı embriyolardaki aktiviteyi tetiklemekten sorumlu olabileceklerini düşündürürken, anormallikler daha sonra kanser riski olarak ortaya çıkabilir. Döllenmeden sonra erken aşamada ebeveynlerden çocuğa geçmesi mümkün olan özelliklerin gen aktivasyonunun değiştirilerek geçişi genlerde değişikliğe sebep olmadan aktarımı mümkündür” diye konuştu.