İlginç ve anlam yoğunluğu olan bir yazı:
Testi yanıTlayalım;
en azından bir kaç tanesini mesela… MK
Fatma Erkul yazdı/ Ben yanıtladım
* İçtenlikle ve olduğu ve olduğum gibi..
Söylemek istediklerinizle söyledikleriniz aynı mı?
• Evet: Böyle değilse, ne yazarım ne de konuşurum…
İşitmek istedikleriniz duyduklarınıza ayna tutuyor mu?
• Söyleyişe, söyleyene – sözüyle-tavrı örtüşüyorsa Evet!
Hayalleriniz yaşadıklarınıza ve yazdıklarınıza ışık mı?
• Gerçekleşecebilecek hayaller kurdum hep: tek başıma- paylaşsam da istediğim gibi olmadı ne yazık ki…
Sevdikleriniz sevmediklerinizden az mı?
• Aksine, sevmediklerim çok az. Dostlukta içtenlik ararım; ona üç hak tanırım: dolunca yanımda olmazlar…
Dostlarınız bir elinizin parmaklarından fazla mı?
• Dost canlısıyım; çok dost kazığı da yedim. Düşman bilmedim ama, bazıları öyle çıktı: Yani düşaman dostlarmış…
Merhametiniz öfkenize galip gelemiyor mu?
• Çok öfkeli biri değilim: Öfke baldan tatlı deselerde. Merhamet evet; düşmanıma bile, esirgemem…
Geceniz gündüzünüzü aydınlatıyor mu?
• Elbette: Karanlık olmasa, aydınlık kavranabilir mi? Kendime aydın diyebilecek biriyim…
Bir çocuğun gözlerinden öpemiyor, bir çiçeğin kokusuyla yüzünüz ve gülüşünüz aydınlanmıyor mu?
• Yanaklarından öperim. Kitabımdan anlamışsınızdır, yüzü gülmeden gözlerim güler benim. Salonumuzarmağan edilen çiçeklele dolu…
Bir gününüz öncesini aratıyor, yarını bugünden fazla mı düşünüyorsunuz?
• Dünü unutmam, aratsa da…Günü yaşarım… Yarın diye bir şey yoktur; ertesinde bugün olur, düne döner…Dün ise hüznümdür benim…
Anı ve günü, saati ve yaşamınızdaki güzellikleri görmektense hep eksikleri mi hesaplamaktasınız?
• Kitabımı alıcı gözle okuduğunuzu düşünüyorum.” Kişi noksanını bilmek kadar irfan” sahibiyim. Kim eksiklerini düzeltebilir; fesat kumkuması bir toplumda?
Hataları ve yanlışınızı da doğrularınız kadar sevemiyor musunuz? Ah ile vah ile dolu mu diliniz ve düşünceniz?
• “Ahım gibi ah var mı acep” adlı şarkı sözleriyle bu soruya yanıt verebilirim. Bakın, benim keşkelerimin sayısı üç geçmez… Çünkü yaşama belki penceresinden bakarım, yaşama edebiyatla okurum…
Ya insanı ? Eksiğiyle , artısıyla görmektense, silmeyi tercih ediyor, yalnızlığı mı yeğliyor ruhunuz?
• Asla ! Ben yalnızlığımı içimde yaşarım. Şöyle ki, yazı mekanlarım hep kalabalık ve gürültülü olsa da, yazabilirim. Evde de öyle, Televizyon açıktır, mutfakta radyo açık olabilir, ben gene yazarım. Hele Eksik söylemem, ima ederim; bende de vardır diye… Benim aynam insandır…
Köşe başları ve kaldırım taşlarına , bir de gökyüzünde süzülen kuşlara bakınca içinizde bir yer sızlamıyor mu?
• Köşe başlarına köşe taşı yakışır. Kaldırfım taşları yalnız insan izleri taşımıyor. Başka sızılarım varsa, onları daha iyi anlarım. Kuşlar nereye giderse, nereden gelirse oraların havasını taşır. Kuş beyinli diyene de, kuş beyinlilere de deyim yerindeyse gıcık olurum…
Uykuda olduğunuz saatler uyanık olduğunuz saatlerden fazla mı? Çok gülüp hiç ağlamıyor musunuz? Tok olduğunuz saatler aç olduğunuz saatten fazla mı?
• En büyük özelliklerimden biri yatar yatmaz 5 dakikada uyurum. Uyku saatim ortalama 6 saattir. Erken kalkar erken yatarım. Niyesini söyleyim: Dünyayı daha çok görmek için… Tokluk, açlık konusu bana göre değil: Çünkü diyabet-2w’liyim. Gün 7 öğünle geçer…
Düşünmekten ve anlamaktansa boşvermeyi mi yeğliyorsunuz?
• Ah keşke öyle olabilse! Düşünme emeklisi değilim. Antenlerim hep açıktır. Duyduğumu, gördüğümü unutmam. Adresleri, telefon numaralarının çoğu aklımdadır. Hep dolu dolu olduğum için boşvermeye vakit bulamıyorum…
Sustuklarınız konuştuklarınıza yetiyor mu?
• Evde genellikle susarım. TVsürekli açık olduğundan konuşmak pek olmuyor. Hatta, bu alet çıkalı misafirler bile-geldiklerinde- onlar bile susuyor. Ama hiç de konuşmuyor değiliz…
Öyleyse yaşamıyorsunuz…Kendinizi kandırmayınız…
• Bak bu olmadı: Sizce nedir yaşamak? Yumruk kadar bir et parçasının tıp tıp atıp durması mıdır?
Necatigil şöyle der: “Yaşamak başa çıkmaktır. Yaşamak azaptır çok zaman…”
Hasan Bayrı (Bartınlıydı) üç kita (şarkılarının adını taşır): “ Hiç mi gülmeyecek benim de yüzüm”/ Yollar niçin bitmiyor, ayrı geçen gün gibi”/ Bu ne sevgi ah buna ne ızdırap” gibi… Aşırı sevgi, öldüren sevgidir. Kararını bilmek gerekir…
***
HER ŞEYİN ÇOK GÜZEL OLACAĞININ MÜJDECİSİ OLSUN BU BAYRAM
Nice Bayramlara, güzellikler İçinde…