Yaşar Üniversitesinin de ortakları arasında yer aldığı Missile adlı Avrupa Birliği (AB) projesi ile siber güvenliğin teknolojik ve yasal boyutunun yanı sıra ekonomik açıdan yaratabileceği zararlar araştırılıyor. Yaşar Üniversitesi bilgi güvenliğinin ve güvenlik açıklarının ekonomik boyutunu araştırırken, proje ile geliştirilecek eğitim programı ile de bilgi güvenliği açıkları, tehditleri konusunda, kullanıcı ve kuruluşların farkındalık düzeyini artırmak ile açığının olası etkilerinin minimize edilmesi hedefleniyor.
Bilişim teknolojileri alanındaki hızlı gelişmelerle birlikte bilgi güvenliği de sadece büyük kurumları değil, artık kişileri de tehdit eder hale geldi. Cybersecurity Ventures’a göre, 2022 yılına kadar dünyada yaklaşık 6 milyar internet kullanıcısı olacağı ve dolaysıyla her bir kullanıcının potansiyel bir siber tehdit altında olduğu vurgulanıyor. 2021 yılına kadar siber suçların neden olduğu maliyetlerin de 6 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bilgi güvenliği her geçen gün daha da önem kazanırken Yaşar Üniversitesi, AB Mali Destek Programları kapsamında desteklenen Bulgaristan’dan Burgaz Free Üniversitesinin koordinatörlüğünde ve aralarında Avusturya, Romanya, Güney Kıbrıs Rum Kesiminden üniversite ve kurumların ortakları arasında bulunduğu “Missile” adlı proje ekibinde yer aldı.
Hane halkı bazında internet kullanımı en az Batı Karadeniz
Proje; bilgi güvenliği boşlukları, tehditleri ve önlemleri konusunda farkındalığı artırmak için temel yeterliliklerin geliştirilmesine odaklanıyor. Türkiye’deki çalışmalarını Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağrı Bulut koordinatörlüğünde, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Ekonomi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serpil Kahraman ile Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Reha Okur’un araştırmacı olarak yer aldığı proje, iki yıl sürecek. Proje kapsamında; Avusturya bilgi güvenliğinin teknolojik boyutunu, Bulgaristan yasal boyutunu ve Yaşar Üniversitesi ise bilgi güvenliğinin ekonomik boyutu ile ilgili çalışmalar yürütüp kamu ve özel kurumlarda çalışan profesyonellerin eğitimi ve bu sayede bilgi güvenliği açığının olası etkilerinin minimize edilmesi amaçlanıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; hane halkı internet kullanım oranı 2011 yılında yaklaşık yüzde 43’deyken 2019 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 88.3’e ulaşmış durumda. Hane halkı bazında en yüksek internet kullanım oranında, yüzde 95.6 ile İstanbul başı çekerken, en düşük oran yüzde 79.7 ile Batı Karadeniz’e ait. Ege Bölgesinde ise bu oran, yüzde 85.6 olarak belirlenmiş durumda. Ülkemizde internet kullanıcı sayısı hızla yükselirken, siber güvenlik bilgi seviyesinin bu artışa paralellik arz etmediğini, bu durumun dünyada da benzer şekilde olduğunu belirten Doç. Dr. Çağrı Bulut ve Doç. Dr. Serpil Kahraman, “TÜİK 2019 yılı verilerine göre; şirketlerin sadece yaklaşık yüzde 14’ü bilişim uzmanı istihdam etmiş durumda. Oysa artık günümüzde her bir bilişim uzmanı pozisyonu, aynı zamanda bir siber güvenlik iş pozisyonu anlamına da geliyor” dedi.
Öte yandan, internet tabanlı sistemlerin sanal suçları arttırdığını da ifade eden Bulut ve Kahraman, “Araştırmalara bakıldığında en fazla karşılaşılan suç yüzde 67 ile veriye yetkisiz erişim ve müdahale, izleyen başlıca suçlarıysa; siber terör, dolandırıcılık, yasa dışı içerik ve sahtecilik. 2019 yılında Kişisel Verileri Koruma Kurumuna yapılan başvurulara bakıldığında, başta finans ve bankacılık sektörü olmak üzere yapılan 35 veri ihlalinden etkilenen kişi sayısı yaklaşık 1 milyon kişi. Ülkemizde, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde oluşturulan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezindeki (USOM) tarafından geçen yıl yaklaşık 73 bin siber saldırı raporlanmış. Türkiye’deki siber güvenlik pazarı ise yaklaşık 300 milyon dolara ulaşmış durumda. Araştırma raporları da siber tehditlerin şirketler açısından birincil tehdit olduğunu ortaya koymakta” diye aktarıldı.