3 ay önce geçirdiği bypass ameliyatının ardından bu kez de prostat kanseri teşhisi konulan Aydınlı Cemal Aksoy, kapalı yöntemle gerçekleştirilen robotik cerrahi operasyonuyla yaşama yeniden ’merhaba’ dedi.
70 yaşındaki Cemal Aksoy, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Turna’nın gerçekleştirdiği 3 saatlik bir operasyonun ardından eski sağlığına kavuştu. Cemal Aksoy, kendisine prostat kanseri teşhisi konulduktan sonra robotik cerrahi alanında uzman olan Prof. Dr. Burak Turna’ya tavsiye üzerine ulaştığını ve şu anda hiçbir probleminin kalmadığını ifade ederek, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Operasyon hakkında bilgi veren Prof. Dr. Burak Turna, “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de uygulanan kapalı yöntemle gerçekleştirilen robotik cerrahi operasyonu sayesinde bypass’tan kısa süre sonra hastamıza bu ameliyatı yapma şansımız oldu. Bu yöntem kan kaybı ve travmaya yol açmadığı için hastanın kalp sağlığını da zorlamadan başarıyla operasyonu tamamladık. Hasta kalp ameliyatı olduğu için prostat operasyonu riskliydi. Bu yöntem kullanılmasaydı kalp krizine neden olabilirdi. Ameliyatla birlikte kanserli bölge tamamen temizlendi. Hastanın şu anki durumu gayet iyi” diye konuştu.
“Deneyimli ellerde yapılan robotik cerrahi uygulamalarıyla sorunlar ciddi anlamda azalıyor”
Prostat ve böbrek kanseriyle, böbrek taşları üzerinde uzmanlaştığını kaydeden Prof. Dr. Burak Turna, bu operasyonların uzmanlık gerektirdiğini dile getirdi. Prostat kanserinin erkeklerde en çok görülen kanser türlerinden biri olduğunu belirten Turna sözlerine şöyle devam etti:
“Erken teşhis bu kanser türünde çok önemlidir. Erken teşhisin ardından gelen cerrahi prosedürlerde ise robot teknolojisi devreye giriyor. Prostat, vücudun derinliklerinde yer alan bir bez olduğu için cerrahi prosedürler sonrasında çeşitli işlev bozukluklarına yol açabilmekte. Özellikle idrar kaçırma ve sertleşme sorunları hastalarımızın hayat kalitesini en sık etkileyen komplikasyonlar olarak ön plana çıkmakta. Deneyimli ellerde yapılan robotik cerrahi uygulamalarıyla ise bu sorunlar ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte bir diğer önemli nokta da orta ve yüksek risk grubunda hastalığın doğru evrelendirilmesi için lenf bezlerinin de alınması gerekmekte. Tabii en az teknoloji kadar, onu kullanan hekimin deneyimi de çok önem taşıyor. Şu anda Türkiye’nin en doğusundan batısına kadar çeşitli illerden hastalar bu tedaviyi olmak için İzmir’e geliyor. Kariyerim boyunca 3 binin üzerinde ürolojik ameliyat yaptım. Böbrek kanseri en öldürücü ürolojik kanser türü. Kapalı ameliyatlarla uygun olgularda böbreğe zarar vermeden yalnızca tümörlü bölümü alabiliyor ve hastanın iyileşme sürecini de kısaltabiliyoruz. Böbrek taşlarının görülme sıklığı ise çok yaygın. Her 10 kişiden birinde görülüyor. İklim, genetik yatkınlık ve az sıvı tüketimi bu sonuca yol açıyor. Koruyucu hekimlik bu anlamda çok önemli. Kişiselleştirilmiş yaklaşımla birlikte hastanın durumuna en uygun tanı ve tedavi süreçlerini yürütüyoruz. Hasta, böbrek ve taşa bağlı faktörleri değerlendirerek tedavi sürecini planlıyoruz.”