Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Sertaç İşlekel, halk arasında “öldürmeyen süründüren” hastalık olarak adlandırılan trigeminal nevraljinin yüzde elektrik çarpması tarzında ağrıyla kendini gösterdiğini; ancak hastaların diş ağrısı sanarak soluğu diş hekiminde aldıklarını söyledi. Hastaların ağrıdan kurtulmak adına dişlerinden olduğunu belirten Prof. Dr. İşlekel, “Bu hastalığın şu anda en etkili tedavi yöntemi ameliyat gerektirmeyen, lokal anesteziyle tek dozla sonuç alınabilen bir radyoterapi yöntemi olan gamma knife tedavisidir” dedi.
Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Sertaç İşlekel, halk arasında “öldürmeyen süründüren” hastalık olarak adlandırılan trigeminal nevraljinin teşhis sürecinde yapılan hataya dikkat çekti. Hastalığın tipik ağrı belirtileriyle kolaylıkla tanı koyulabilen bir hastalık olduğunu, artık neştersiz bile tedavi edilebildiğini kaydeden Prof. Dr. İşlekel, “Trigeminal nevralji, yüzdeki hisleri beyne taşıyan trigeminal sinirinin damar tarafından sıkıştırılması sonucu ortaya çıkar. Beyin tümörleri ve multiple skleroz da buna neden olur ama esas sebebi sinire damarın bası yapmasıdır. Hastanın yüzünde, bazen de gözü de içine alan, alt ya da üst çenede şimşek çakar tarzda bir ağrıdır. Tipik bir ağrıdır, 5-10 saniye sürer. İki üç saat geçer, yine ağrı gelir. Saatler süren bir ağrı değildir. Ancak yıllar içinde ağrı sıklığı artar, ağrı süresi uzar. Diş ağrısıyla çok karışır. Hastalar çoğunlukla diş doktorlarına giderler, yanlışlıkla dişler çekilir. Özellikle kırsal kesimde hasta diş kemine gidip ağrıyan dişinin çekilmesini ister. O çekilir, ağrı kesilmez, bir başkası çekilir. Böyle böyle çok dişinden olur. Bu sorun filmlerde her zaman görülemeyebilir” dedi.
“Sinire baskı yapan damarla sinir arasında teflon yastık konuyor”
Hastalığın tedavisinin ilaçla başladığını; ancak zaman geçtikçe ilacın etkisinin azaldığını ve hastaların bu yöntemden yorulup başka çareler aradığını belirten Kent Hastanesi Nöroşirürji Uzmanı Prof. Dr. İşlekel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kullanımı zor bir ilaç, uyku, sersemlik yapıyor, hasta kaçınıyor. İlacı bırakıyor, tekrar ağrı başlıyor. Bir zaman sonra da ilacın etkisi azalıyor. Hasta bu kısır döngüden bıkıyor. Diğer tedavi yöntemleri ise; biri sinire alkol veya gliserol enjeksiyonu yapmak. Bu uyuşturuyor, rahatlatıyor; ama kesin tedavi etmiyor. Eskiden diş hekimleri tarafından sinir kesilirdi, artık pek yapılmıyor, yapılmasını da önermiyoruz. Yan etkisi çok fazla bir yöntem, çok daha kötü ağrılara yol açıyor. Bir başka yöntem radyofrekans yöntemi. Beyinden sinirin çıktığı noktada radyofrekansla siniri yakma işlemi. Bu işlem ağrıyı çok hızlı geçirtiyor, olumsuz yanı iğnenin yapıldığı yer uyuşuk kalıyor. Kalıcı uyuşukluk (zaman içinde azalsa da uyuşma geçmiyor) oluyor, zaman içerisinde nüks edebiliyor, yine radyofrekans iğnesi yapmak gerekiyor ve her iğne bir öncekinden daha başarısız oluyor. Radyofrekansta hastaya işlemin bir bölümünde genel anestezi vermek gerekiyor. İşlem lokal anestezi ile yapılıyor; ama bir bölümünde hasta bayıltarak sinir aktif şekilde yakılıyor. Ameliyatla da tedavi edilebiliyor. Sinire baskı yapan damarla sinir arasında teflon yastık konuyor. Sonuçta bir beyin ameliyatı, her ameliyat gibi riskleri var. Son dönemin en etkin tedavi yöntemi ise bir radyoterapi yöntemi olan gamma knife tedavisi. Adında bıçak var ama bir cerrahi yöntem değil. İyi yanı lokal anestezi altında yapılması. Vücuda giren, kalıcı bir hasar yapan, iğne tarzı bir yakma işlemi yok. Hastaya tek dozda 190 ayrı noktadan ışın veriliyor. Sinirde odaklanan bir ışın. Birkaç gün içinde tedavinin etkisi başlıyor. Yaklaşık bir ay içinde hastanın ağrıları geçmiş oluyor. Nüks riski diğer yöntemlere göre daha az. Uyuşukluk yapma riski çok daha düşük, iyileştirme etkisi ise daha fazla.”