Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İzmir’de katıldığı Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde kültürün bir milletin tüm varlığını kapsadığına vurgu yaptı. Bakan Ersoy, çevrenin kültürden bağımsız düşünülemeyeceğini belirterek, “Hepimiz tecrübe ediyoruz ki gidişat pek iyi değil. Bu gidişat tersine çevirmek insanı değiştirmekle mümkün olabiliyor. Çevreyi korumak bir bilinçtir” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliği yaptığı Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi başladı. Üç gün sürecek olan zirve için “Kültür: Geleceğimizi Kurarken” teması belirlendi. 346’sı online olarak olmak üzere toplamda 864 katılımcı ve konuşmacının bulunduğu zirvede, 65 ülkeden kültür üreticileri buluşacak. Zirvede; kültürün iklim kriziyle, erişilebilirlikle, engeller ve eşitsizlikle ve toplumsal cinsiyetle ilişkisi konuşulacak. Ayrıca, pandemi sonrasında çevre ve sağlık politikaları, kültür, kültürel haklar, kültürel miras, kültürel çeşitlilik, kültürel diploması konularında oturumlar gerçekleştirilecek.
Zirvenin ilk gününe ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Mukim Temsilcisi Louisa Vinton ve Dünya Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Emilia Saiz katıldı.
Bakan Ersoy’dan kültür vurgusu
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunu kutlayarak sözlerine başladı. Zirvenin hedeflenen amaçlara hizmet verecek sonuçlar vermesini beklediklerini söyleyen Bakan Ersoy, “İnsanlığı geleceğini şekillendirecek bir konu olan sürdürülebilir kalkınmanın ve kültür olgusunun bu bağlamdaki değer ve öneminin daha iyi anlaşılabileceğine yürekten inanıyorum. Bilmek ve eyleme geçmek çok farklıdır. Birleşmiş Milletlere bağlı olan ekonomik ve sosyal konseyin 2012’de gerçekleştirdiği çalışmanın metninde kültürün sürdürülebilir kalkınmayı yönlendirici ve destekleyici olarak iki yoldan desteklendiği dikkate alınmalıdır deniyor. Kültürün toplum genelinde sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerle birlikte kalkınma için ciddi bir itici güç olabileceği vurgulanıyor. Sürdürülebilir kültürel turizm, altyapı gelişmekte olan ülkelerde gelir yaratma stratejik bir araç olarak hizmet verebilir. Kültürün sürdürülebilir kalkınma noktasındaki önemi büyük. Sürdürülebilir gelişimi destekleyen kültür insan hakları temelli yaklaşımda kültürel çeşitliliğe saygıyı sağlayabilir, kültürler arası diyalogu kolaylaştırabilir” dedi.
“Kültür bir milletin tüm varlığını kapsar”
Bakan Mehmet Nuri Ersoy, kültürün çapraz ve kesişen bir mesele olduğunu kalkınmanın tüm boyutlarını etkilediğini belirterek, “Sürdürülebilir kalkınma için 2030 hedefleri bir anlam taşıyorsa orada belirlenen 17 sürdürülebilir kalkınma amacına dair samimi bir yaklaşım varsa sorumluyuz. Sürdürülebilir kalkınmanın tanımı gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama becerilerinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayan kalkınma olarak tanımlanabilir. 3 temel faktörü; çevre koruma, ekonomik büyüme ve kalkınma başlıkları ortaya konulmuştur. Kültür bir milletin tüm varlığını kapsar. Maddi ve manevi değerler bunun içindedir. Böylesi geniş bir kapsamı göz ardı ederek sosyal kalkınmanın sağlanması mümkün değildir. Sosyal kalkınmanın şartları olan ekonomik ve siyasal yapılar bundan bağımsız değildir” diye konuştu.
“Çevre açısından gidişat iyi değil”
Son olarak kültürle çevrenin birbirine bağlı olgular olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı’nda Türkiye’nin doğal, kültürel ve coğrafi değerlerinden koruma kollama dengesi içinde faydalanması gerektiğine yönelik amaç ve kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Çevre sorunlarının özel sektörlerin katkılarıyla çözülmesini hedefledik. Çevreyi kültürden bağımsız düşünemezsiniz. Okyanusları, denizleri, deniz kaynaklarını korumak, biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek ve iklim değişikliği gibi başlıkların ağırlığı altında eziliyoruz. Gerçek kişilerin eylemlerini tüzel kişileri ancak bir yere kadar kontrol edebilir ve zararı telafi edebilir. Hepimiz tecrübe ediyoruz ki gidişat pek iyi değil. Bu gidişat tersine çevirmek insanı değiştirmekle mümkün olabiliyor. Çevreyi korumak bir bilinçtir. Toplumsal bilinç kültürleme kavramı ile ifade edilen bireyi yetiştirme ve eğitme kişilik gelişime yön verme sayesinde kazandırılır. Siz bireyi toplumsal kültüre kazandırırsanız, kültür o değeri gelecek nesillere öğretmeye devam eder Çevreyi korumak, bireyi yetiştirme, eğitme sayesinde kazandırılır. Geleceğimizi kurarken kültür parantezini açıyoruz. Kültür endüstrilerin yer alması artık ekonominin itici gücü dendiğinde bu başlık kendine değişmez bir yer edilmiştir.”
“Kültür her şeyi bir arada kılar”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise tarihi bir zirveye ev sahipliği yaptıklarını belirterek, “Kültür, geleceğimizi inşa edecek unsurdur. Anadolu medeniyeti bir kültürü oraya koyuyor. Biz bir aradayız ve kültür bizi bir araya getiren şey. Kültür her şeyi bir arada kılar. Kültür olmazsa hayattaki uyum da azalacaktır. Hayatın bir bütün olması gerekir. Kültürü sadece sanatla kısıtlamak hayatta her şeyin gelişmesinin önüne geçmektir. Kültür olmazsa ekonomi olmaz, kültür olmadan açlık ve eşitsizlik olacaktır. Kültür olmadan kentleşme olmaz. Geleceğimizi farklı bir kültürü tanımlamadan ortaya koyamayız” dedi.
“Kültürden yeni bir kavram olarak bahsetmeliyiz”
Soyer, dünyanın ilk şehirlerinin İzmir ve çevresinde kurulduğuna dikkat çekerek, “İzmir’de kolektif akıl ortaya konacak. İzmir’e baktığımızda Batı Anadolu’da yer almakta ve 4 buçuk milyon kişi yaşamaktadır. Dünyanın ilk şehirleri burada kurulmuştur. Tarım, tiyatro, mimari ve müzik Anadolu’da ortaya konulmuştur. Bu kültür bir tohum gibi ilerlemiştir ve kabuğunu aşmıştır. Akdeniz’e yayılmıştır. Demokrasi bu topraklardan çıkmıştır. Mavi kıtadaki kültür sınırlarını aşmıştır ve insanlığın değerini tanımlamıştır bu nedenle zirvenin özel bir anlamı vardır. Bu toplantıda kültürün tohumlarını İzmir’de atalım, bütün dünyaya yayalım istiyorum. Bunu yapmazsak kapitalizm kültürün yerini tutamaz. Bugün yaşadığımız sorunlar gibi sorunları yaşarız; iklim sorunları yaşarız. Kültürden yeni bir kavram olarak bahsetmeliyiz. Doğamızla uyum, geçmişimizle ve birbirimizle uyum, değişime uyum çok önemli. İzmir deklarasyonu, yani zirvemizin çıktısı aynı zamanda evrenimizi şekillendirecektir” ifadelerini kullandı.
“Kültürü tüm politikalarımıza entegre ediyoruz”
Dünya Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Emilia Saiz de, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e ve ekibine teşekkür ederek, Kültür bizim için son derece önemli. Kültür geleceğimizi kuruyor. Kültürü tüm politikalarımıza entegre ediyoruz, zorluklara karşı çözümlerimizi böyle ortaya koyuyoruz. Kültürle birlikte bir araya gelmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini takip etmemiz gerekiyor” dedi.
“Kültür her şeyde var olmalıdır”
Zirvede konuşan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Mukim Temsilcisi Louisa Vinton 9 Eylül kutlamalarının kendisini çok etkilediğini ifade ederek, “Bu sabah dışarıda kutlamalar vardı hayatımda gördüğüm en büyük bayrak taşındı. İzmir halkının kurtuluş gününü kutluyorum. Gelişim alanında çalışıyorum. Belediye başkanlarıyla çalışmış biri olarak alınan kararın öneminin farkındayız. Toplumla birlikte karar alınmalı. Öte yandan Türkiye Belediyeler Birliği’nin de çalışmalarının farkındayız. Birlikte çalışıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma hedefi var ve kimseyi arkada bırakmıyoruz. Kültür her şeyde var olmalıdır kimseyi arkada bırakmadan ilerlemek son derece önemli. Kültür yeterince takdir edilmiyor. Kültür ihmal edilen bir şeydi ancak sürdürülebilir kalkınmayla kültür birbirine yakınlaştı. Kültür hayatı yaşanabilir kılan şeylerden biridir” diye konuştu.