Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Serpil Kahraman, kimi iktisatçıların Covid-19 krizi olarak nitelendirdiği bu süreçten her kesimin etkileneceğini belirterek, vatandaşların kendi ekonomi politikasını tüketim ve tasarruf dengesi sağlayarak belirsizlik sürecine uyumlandırması gerektiğini söyledi.
Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Serpil Kahraman, vatandaşlara tasarruf ve tüketim önerilerinde bulundu. “Zorunlu ve acil olabilecek gereksinimlerimizi öncelikle gözetmeliyiz” diyen Kahraman, “Hal ne olursa olsun mevcut tüketim tercihlerimizi ve miktarını aşan taleplerde bulunmamalıyız. Aksi takdirde tasarruf ve borç sarmaları arasında kalmak kaçınılmaz olacaktır” diyerek uyarıda bulundu.
Gerek kamu gerekse özel kurumların kendi ekonomi politikalarını yeni duruma uyumlandırmaya başladıklarını kaydeden Dr. Serpil Kahraman, henüz ne kadar süreceğini ön göremediğimiz bir süreç yaşandığını hatırlatarak, ekonomideki en büyük sorunsalın belirsizlik olduğunu ifade etti.
Dr. Kahraman, “Şöyle ki ekonomiyi bir zincirin halkaları gibi düşünelim. Bu süreçte tek bir tüketici veya üreticiden, ekonomi politika yapıcılarına, uluslararası ekonomik ve finansal kuruluşlara kadar tüm ekonomik karar alma birimlerinin öyle ya da böyle etkileneceği ve toparlanma sürecinin de uzun zaman alacağı da aşikar. Bu durumda hane halkı olarak bizlerin de kendi ekonomi politikalarımızı ’belirsizlik’ sürecine uyumlandırmamız gerekiyor. Kuşkusuz, belirsizlik duygusunu oluşturduğu kaygı, bireylerde hem daha fazla tasarruf etme gereksinimi doğururken aynı kaygıyla tüketimimizi aşan stoklama davranışı da sergiliyoruz. Hal böyle olunca bir yandan nakdi varlık tasarrufu, öte yandan harcama sarmalı oluşuyor” diye konuştu.
Vatandaşlar bütçe dengesini nasıl korumalı?
Bu süreçte, “Vatandaş olarak bütçe dengemizi nasıl korumalıyız?” sorusuna da yanıt veren Serpil Kahraman, “Bireyler, böyle dönemlerde güven ihtiyacı ile yatırım fonları, bono, tahvil gibi yatırım araçlarından ziyade güvenli liman olarak görünen altın, döviz gibi daha nakit varlıklara yönelir. Oysa yatırım fonları gibi kısa vadeli hem küçük tasarruflarını değerlendirebilecekleri hem de hızlıca nakde dönüştürebilecekleri veya var olan yatırımlarına yine küçük tutarlarda ilaveler yapabilecekleri yatırım araçları da mevcut. Kesinlikle ve kesinlikle tasarruf sahipleri paralarını, yatırımlarını yastık altı yapmamalı. Keza yastık altı yapıldığında yatırım, finansal sitemin dışında kalacağından ülke ekonomisi için sistemik krize sebebiyet verebilir; ayrıca faiz getirisinden de vazgeçilmiş olunur. Zira döviz ya da altın hesabı yoluyla da tasarruflarımızı hem güvende tutabilir hem de getirisinden faydalanabiliriz” dedi.
Belirsizliğin en fazla etkilediği sektörün finans ve finansal sistemin kalbi olan bankalar olduğunu vurgulayan Kahraman, “Sistemi, bir zincirin halkaları gibi düşünmek gerekiyor. Bir bankadan para çekme eğilimi arttığında, sürü psikolojisiyle diğer bankalara ve oradan tüm finans sitemine sıçrar. Bu da bankacılık sektöründe krize yol açabilir. Makro boyutta bakacak olursak, yastık altı davranışında nakdi varlıklar yani para bankacılık ve finans sisteminin dışına çıkmakta. Şöyle düşünün, sistemdeki fon miktarı, aynı zamanda yatırımcılar için bir kredi kaynağı demek. Bu noktada fon arzında azalma, reel yatırımları azaltacak, azalan yatırımlar ise üretim miktarını kısacak bu da tabi iş gücü talebini diğer bir değişle istihdamı, nihayetinde gelir seviyesini azaltacaktır. Ekonominin temel kuralı olarak tüketim haddini karşılayamayan üretim ise fiyatları yukarı itecektir” şeklinde konuştu.
Virüsün tüketim davranışlarına etkisi
Öte yandan, olağan tüketimi aşan, hatta stok düzeyine varan tüketime dikkat çeken Serpil Kahraman, şöyle devam etti:
“Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının araştırma raporuna göre; salgın etkisinin derinden hissedilmeye başlandığı 13 Mart ve 20 Mart haftasında, market, gıda gibi zorunlu tüketim kalemlerine yönelen harcamalar, 27 Mart haftasında azalmış, 3 Nisan haftasında ise özellikle gıda ve market alışverişi kalemlerinde sınırlı da olsa yeniden canlanma görülmüş. 3 Nisan haftasında, hava yolları yüzde 86, yemek yüzde 82, konaklama yüzde 79, giyim ve aksesuar yüzde 77, seyahat ve taşımacılık kalemlerinde ise yüzde 67 düşüş söz konusu. İlgili dönemde, genel olarak eğitime ilişkin harcamaların arttığı görülmekte. Bir önceki yılın aynı dönemine (15 Mart – 5 Nisan 2019) göre kıyaslandığında 13 Mart – 3 Nisan 2020’de en fazla artış market ve alışveriş merkezleri yüzde 48, elektrik-elektronik eşya, bilgisayar yüzde 27 ve çeşitli gıda yüzde 23 harcamalarında görülüyor. Aynı dönemde harcamalar en fazla hava yolları yüzde 59, konaklama yüzde 51, içkili yerler yüzde 44, seyahat acenteleri/taşımacılık yüzde 43 oranında azalma dikkat çekiyor. ’Evde kal’ uyarılarının haliyle online ve kartlı işlemleri de arttırdığı da görülmekte. 3 Nisan haftasında toplam 14.1 milyar TL olarak gerçekleşen harcamaların, yaklaşık yüzde 33’ü online, telefon ve mektup gibi kanallarla gerçekleştirilmiş.”