Müze Kent’te de bir yerlerinde Mustafa KADEMOĞLU adı geçiyorsa büyük bir özverinin karşılığıdır bu. Hiçbir zaman unutulmaya derim!… Her katıldığım Devrek Şenliğinde ortalıkta koşuşturan, orta boya yakın, kar beyazı saçlı, pamuk bıyıklı, her zorluğa karşın gözlerinin içinin gülüştüğünü gördüğünüz hele ki, mikrofonu eline aldığında güzel güzel anlatımı arasına serpiştirdiği ironiyi eksik etmeyen diksiyonu düzgün, insanın gönlüne su serpen bu insanı görürsünüz. Hani şu Anadolu kasabalarında iletişimin pek olmadığı zamanlardaki seyirlik oyunlarını yöneten, düğün derneklerde, ölüm anlarında işi bilen, toplumu yöneten, sürükleyen özverili, bilge insanlar vardır ya tıpkı onlardan biridir Mustafa Kademoğlu. Ben onun bu yönlerini de bildiğim için çok severim…
Candır can… Sevgi doludur yüreği. Yüreği gibi kalemi de güçlüdür. Ne ki, hep Anadolu’dan ses verdiği için bazı kimseler, belki onu önemsemeyebilirler. Ama o yılmaz, bütün gücüyle yazar daima. Üzerine aldığı hangi görev olursa olsun ödünsüz, bütün gücüyle en güzel bir şekilde yazar, yapar daima. Tıpkı Nazım Hikmet’in dizelerinde dediği gibi. “Başladı işe / bitirdi işi / başlarken avaz avaz bağırmadı / bitirince gelin görün diye çağırmadı.” örneğinde olduğu gibi ona verilen göreve çocuklar gibi yüksünmeden koşar; gelir. Geldiği zaman da boş değildir hani! Çıkını kitap, dergi, yazı fotoğraflarla doludur. Kuyumcu gibi nakışlar her şeyi. Dergileri, dergilerdeki yazıları çok iyi okur. Yerel, genel nerede olursa olsun iyi tarar yazıları. Dostlarından söz edenleri de iyi bilir. Gider onları bulur ve oturup üşenmeden yazar bütün bunları. Kimin kitabı çıkmış şiirleri nerelerde yayımlanmış, öyküleri, anıları nasıl kaleme alınmış onları bilir.
Çünkü cebinde taşıdığı notları arasında vardır bütün bunlar. Kitabınız piyasaya çıkmış da maazallah ona imzalayıp iletmedinizse yandınız gittiniz demektir. Tabii sevdikleri, dostları nazı geçenler içindir bunlar. Yoksa beyefendi adamdır Kademoğlu. Hem de sapına kadar beyefendi adam. O Behçet Necatigil’in öğrencisidir. Ondan yazın sevgisini almıştır. Bu nedenledir ki, verilen görev onun için kutsaldır ve anında yerine getirilmelidir. Zonguldak trenleri rötarlıdır ama Kademoğlu dakiktir daima. Yazılarında kullanıldığı dil öz Türkçe’dir. Yazdığı yazılar kabak tadı değil bal tadı verir. Yazdığı gibi konuşur, konuştuğu gibi yazar.”
İLHAN KARAMAN’ı özlemle anarak, dua yollayarak…