İzmir’de 10 sene boyunca yaptığı hosteslik mesleğini bırakıp büyükbaş hayvan çiftliği kuran 49 yaşındaki Nurcan Kaplan, hostes üniformasını çıkarıp çizmelerini giydi. Her hayvana ismiyle hitap edip onları elleriyle besleyen Kaplan, “Seyahat edilirken tek tip kıyafetli, bakımlı kadınlarla konuşmanın her zaman bir albenisi vardır. Ben o bakımlı olduğum durumdan ayağına çizmesini, kafasına şapkasını geçirmiş makyajsız bir duruma geçtim” dedi.
Çocukluğunu, hayvancılıkla uğraşan dedesinin çiftliğinde geçiren Nurcan Kaplan, hayatında radikal bir değişiklik yaparak hostesliği bırakıp hayvancılığa geçiş yaptı. Ailesiyle yurt dışında yaşarken Türkiye’ye dönme kararı alan Kaplan, bir süre Alman firmasında tercümanlık yaptı. Kaplan, 1994 yılında gördüğü gazete ilanının ardından hosteslik için başvuruda bulundu. Tam 10 yıl Adnan Menderes Havalimanında özel bir şirkette yer hostesliği yapan Kaplan, iki çocuğunun dünyaya gelmesinin ardından vardiyalı sistemde zorlanınca mesleği bıraktı. 5 yıl özel bir hayvancılık firmasında işletme yöneticiliği görevinde bulunan Nurcan Kaplan, işi iyice öğrendikten sonra 2015 yılında Torbalı ilçesinde bir çiftlik satın aldı. Hayvanlardan sağdığı sütleri ilçedeki mandıralara satmaya başlayan Kaplan’ın çiftliğinde, 56 düvenin yanı sıra at ve eşek de bulunuyor. Hayvanlarına isimleri ile seslenip onları elleriyle besleyen Kaplan, hostes üniformasını çıkarıp giydiği çizmeleri ile traktör de kullanıyor.
Hostesliği bıraktı, çocukluk hayalini gerçekleştirdi
Hayvanlarla iç içe bir çocukluk geçirdiğini belirten Kaplan, “Çiftçilik zaten ailemizde olan bir meslekti. İdealimde hep bir çiftliğimin olması ve hayvancılıkla uğraşmak vardı. Ancak bunu gerçekleştirememiştim. Ailemle bir süre yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye geldim. Alman bir firmanın tercümanlığını yaparken gazetede bir ilan gördüm ve hemen hosteslik için müracaat ettim. 10 yıl hosteslik yaptım. Evlenip çocuklarım dünyaya geldikten sonra vardiyalı çalışmak çok zor geldi. Toprağa geri dönmek istedim ve bir çiftlik satın aldım. Ardından hayvanlarımı aldım. Zor ve meşakkatli bir süreçti. Kadın olduğum için başlarda zorlandım. Özel bankalardan kredi çekerek hayvancılığa başladım ama bu işi yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum” diye konuştu.
“Bakımlı hostes”ten “çizmeli hayvancı”ya
Hosteslikten hayvancılığa geçiş sürecinin de zorlukları olduğunu ifade eden Kaplan, “Seyahat edilirken tek tip kıyafetli, bakımlı kadınlarla konuşmanın her zaman bir albenisi vardır. Ben o bakımlı olduğum durumdan ayağına çizmesini, kafasına şapkasını geçirmiş makyajsız bir duruma geçtim. Tabii ki zor. Bakımlı ve şık kıyafetlerden sonra bu şekilde giyinmeyi kabullenmek de zordu. Halâ da saçım sarı olduğu için aykırı görünüyorum. Yurt dışından hayvan gelirken limana gittiğimde kimse benim gibi birinin oraya gidip hayvan tedarik edeceğini, hayvanları yükleyip taşıyacağını tahmin etmemişti. ‘Bu kadın neden buraya gelmiş, besi danası mı almaya gelmiş?’ diye şaşırmışlardı ancak çok centilmence davranışlarla da karşılaştım. Bu konuda pozitif ayrımcılığı da yaşadım ancak ‘saçı uzun aklı kısa’, ‘hayvandan anlamaz’ sözlerini de duydum. Ben aslında çocukluğumdan beri hayvanların içindeydim. Küçükken hayvan sürmesini, kuzunun nasıl beslendiğini, ineğin nasıl sağıldığını biliyordum” sözlerine yer verdi.
“Kadınlar bu işlere girmekten korkmasın”
Pandemi nedeniyle sıkıntılı günler geçirdiklerini, bazı hayvanların bu süreçte satmak durumunda kaldığını dile getiren Kaplan, “Pandemi sonrasında pek çok sıkıntı yaşadık ama bu iş keyifli bir iş. Zor, tatili olmayan ama duygusu olan bir iş. Kadınlar bu işlere girmekten korkmasın. Çünkü bu hayvanlar da bir anne. Biraz emekle harikalar işler yapabilirler” ifadelerini kullandı. Kaplan, kooperatiflerin ve damızlık birliklerinin hayvancılıkla uğraşanları desteklemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.