Ege Liva Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Halil Dinçer, dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin beyaz ve kilolu kadınlarında daha çok görüldüğünü belirterek meme kanseri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Halk arasında meme kanserinin sadece kadınlara has bir hastalık gibi görüldüğünü erkeklerde de meme kanseri görüldüğünü belirten Op. Dre. Dinçer, sigara ve alkol tüketimi, obezite ve spordan uzak bir yaşam sürenlerin meme kanserine daha kolay yakalandığını belirtti.
Kadınlarda meme kanserinin erkeklere oranla 100 kat daha sık görüldüğünü bu nedenle meme kanserinin kadın hastalığı gibi algılandığını kaydeden Ege Liva Hastanesi hekimlerinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Halil Dinçer, “Maalesef meme kanseri rahatsızlığında kadın olmak en önemli risk faktörüdür. Kadınlarda meme kanseri oluşumunda risk faktörü sayılan erken adet görme de önemsenmelidir. Meme kanserinde asıl etken meme dokusunun östrojen hormonuna maruz kalmasıdır. Bundan dolayı erken adet görenler (özellikle 11 yaşından önce) ve geç menopoza girenler meme kanserine yakalanma konusunda daha riskli durumda kabul edilirler. Emzirmemek ya da ilk hamileliğini 30 yaşından sonra yaşamak, aşırı alkol tüketmek ve fazla kilolu olmak da meme kanseri risk faktörleri arasındadır. Ayrıca, özellikle menopoza girdikten sonra menopozun etkilerini azaltmak için kullanılan östrojen hormonu da meme kanseri riskini 1,5 kat artırmaktadır” dedi.
“Kalıtsal bir hastalık, bazı durumlarda önlenemiyor”
Meme kanserinin risk faktörleri hakkında da bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Halil Dinçer, özellikle ailesinde meme kanseri olanların daha duyarlı ve dikkatli olması gerektiğini belirterek “Birinci derece bir akrabada 50 yaşından önce görülen meme kanseri, kişinin meme kanserine yakalanma ihtimalini 3 kat artırmaktadır. Meme dokusunun yoğun olması da ayrı bir risk faktörüdür. Bu nedenle meme dokusu içerisinde yağ oranı daha az olan kişilerde meme kanseri riski daha çok artar” diyerek başlıca meme kanseri risk faktörlerini “Yaş ilerledikçe meme kanseri görülme riski artar. Beyaz tenli kadınlar, esmer tenli kadınlara göre yüzde 20 daha fazla risk altındadır. Meme kanseri vakalarının yüzde 5-10’u genetiktir. Aileden geçen bozuk genler (mutasyon) sonucu oluşmaktadır. Genetik meme kanserinin en sık rastlanan nedeni, BRCA1 ve BRCA2 genlerinde genetik mutasyondur. BRCA mutasyonuna sahip aile üyeleri için risk yüzde 80 oranındadır. 15 yaşından önce radyoterapi tedavisi görmek, 40 yaşından sonra meme kanseri olma riskini yüzde 35’e çıkarmaktadır. Uzun süreli fazla sigara tüketiminin meme kanseri riskini arttırdığı tespit edilmiştir. Fiziksel aktivite ve düzenli spordan uzak, hareketsiz bir yaşam meme kanseri oluşum riskini artırmaktadır. Şişmanlık, doğurganlık çağındaki kadınlarda meme kanseri riskini 2 katına çıkarır. Ailesinde meme kanseri olanlarda doğum kontrol hapı kullanımı, kanser riskini 3 kat artırmaktadır” dedi.
Kanser ve meme kanserinin son yıllarda artış göstermesinin sebeplerini “Batı tipi beslenme (hazır gıdalar, yağlı beslenme), fiziksel aktivitenin azlığı” olarak açıklayan Liva Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Halil Dinçer, “Emzirme süresi uzadıkça koruyucu etki artmaktadır. Doğum kontrol haplarının kullanım artması görülme sıklığını arttıran sebeplerden biridir. Meme kanserini önleyebilmek için hareketli yaşam ve doğal beslenme önemlidir. Bunun yanında çok fazla hamilelik geçiren ve genç yaşta hamile kalan kadınlarda, meme kanseri olma riski azalır. Bunun nedeni ise hamilelik döneminde duran adet döngüsüdür. Günümüzde meme kanserine karşı verilen mücadelede en önemli noktaların başında erken tanı gelir. Erken tanıda amaç, meme kanserinin biyolojik gelişimi sırasında, tümörü klinik olarak semptom vermeden önce tespit etmektir. Bunun için de tarama yöntemlerinin bilinmesi gerekmektedir” diyerek kadınların belirli aralıklara tarama yaptırmasını önerdi.