Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ’Mevlâna Hazretleri’nin Veladet Merasimi’ konulu tören kapsamında, Mevlana’nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru’yu ağırladı. Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan Vekili görevini yürütmekte olan Esin Çelebi Bayru’ya Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Kurucu Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler eşlik etti.
Manisa Valisi Yaşar Karadeniz, Manisa İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Selçuk Yıldırım, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ataç, İl Emniyet Müdürü Ömer Uslusoy, Şehzadeler Belediye Başkan Yardımcısı Haşim Yener Bilir, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Şule Uygur, protokol üyeleri, STK temsilcileri, akademik personel, öğrenciler ve davetlilerin katıldığı tören, Geleneksel Sanatlar Sergisi’nin açılışı ve Mevlevi Şerbeti ikramında bulunulmasıyla başladı.
Mevlâna Hazretleri’nin Veladet Merasimi konulu törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Ahmet Ataç, “Davetimize icabet edip bizleri şereflendiren başta Esin Çelebi Bayru hanımefendi olmak üzere Uluslararası Mevlâna Vakfı temsilcilerine ve bizleri yalnız bırakmayan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Esin Çelebi Bayru ve Doç. Dr. Nuri Şimşekler tarafından gerçekleştirilen söyleşi samimi sohbetlere sahne olurken Mevlevi geleneği gereği “Dostlarla bir olduktan sonra hiçbir işte güçlük yoktur” şiarıyla sözü açan Şimşekler, Mevlana hakkında yapılan akademik çalışmalarla ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Mevlana’nın 13. yüzyılın anlayışı çerçevesinde eserler vermiş olmasına karşın, çağını ve içinde yetiştiği coğrafyayı aşan, farklı dil, din, mezhep, kesimlerden insanların kendisinden istifade edebildiği bir şahsiyet olduğuna ve vefatında dahi cenazesinin arkasında çok farklı inançlara mensup insanların sıralandığına değindi. Şimşekler sözlerinde, “Mevlana’nın vefatından sonra oluşturulan Mevlevi kültür yolunun, sadece sema töreninin içerisine hapsedilmemesi gerekir; bu kültüre verilebilecek en büyük zararlardan biri Mevlana’nın bu şekilde bir mukabeleye indirgenmesidir” vurgusunda bulundu.
“Kütüphanelerde yer bulan Mevlana’nın eserlerinden, sadece bugün değil, aslında yüzyıllardır ilham aldığımızı görüyoruz. Onun sadece doğumunu değil vefatını da Şeb-i Aruz törenleri kapsamında büyük bir coşkuyla kutluyor; kendisinin öğretilerini her fırsatta anmaya devam ediyoruz” ifadelerine yer veren Doç. Dr. Nuri Şimşekler; bugün, Türkiye’de yazılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin arşivlendiği YÖKTEZ sisteminde Mevlevilik kültürüne dair araştırmalar yapan çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezinin bulunduğu açıklamasını yaparak, Mevlana’nın öğretilerinin edebiyattan güzel sanatlara, psikolojiden filolojiye ve iletişim çalışmalarına uzanan bir yelpazede araştırmaya konu olduğunun sevindirici bir gelişme olduğuna değindi. Bu ilginin artarak devam ettiğini, akademinin teveccühünün insanlık adına umut verici olduğuna da dem vuran Şimşekler, Mevlana’nın Türkiye’de Atatürk’ten sonra adına enstitü açılan ilk şahsiyet olmasının kendisine verilen kıymetin göstergesi olduğunu kaydetti.
“Mesnevi 26 dile tercüme edildi”
Doç. Dr. Nuri Şimşekler sözlerini, “Dünyada 26 farklı dile tercüme edilen 6 cilt, 26 bin beyit, 52 bin mısradan teşekkül Mesnevi, insanlığa mal olmuş, dünya belleğine kaydedilmek üzere UNESCO tarafından korunma altına alınan bir eserdir. Osmanlı coğrafyası içerisinde 140 tane Mevlevihane açılmış. Osmanlı nereyi fethetmiş kılıcı ile, gönül erleri ile de gönül fethini gerçekleştirmiş. Kılıçla fethettiği yerlerin kalıcı olmasını sağlamak için bu Mevlevihaneleri açmaktan geri durmamış. Bu, Osmanlı’nın kültür politikasının bir göstergesi.” ifadeleriyle sonlandırdı.
“Bize her zaman Türklüğümüzle iftihar etmeyi öğrettiler”
Mevlana’nın 22. kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru ise “Bize her zaman Türklüğümüzle iftihar etmeyi öğrettiler. Büyükbabamın Makam Çelebisi olarak Halep Mevlevihanesine atanması sebebiyle Suriye’ye gitmesi Halep’te doğmamıza neden oldu. Babama ülkede kalabilmek adına Arap salahiyetine geçmesi teklif edildiğinde Türklüğünden vazgeçmeyeceğini söylemesi üzerine Suriye’den ayrıldık ve tüm eşyalarımızı geride bırakarak bir daha geri dönmemek üzere Türkiye’ye geldik. Mevlâna torunu olmak nasıl bir his diye sorduklarında nasıl yanıt vereceğimi bilememekle birlikte, Manisa Mevlevihane’sinde şeyhlik yapmış olan Abdülhalim Çelebi’nin torunu olmakla gurur duyuyorum; çünkü kendisi İstiklal Madalyası sahibi bir vatanperver. Kendisinin İstiklal Madalyası vefatının ardından bana emanet edildi ve her Cumhuriyet Bayramı’nda o madalyayı takarak, Cumhuriyet resepsiyonuna gururla iştirak ediyorum” ifadelerini kullandı.