Muğla’nın Milas ilçesinde yer alan, doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi zenginliklere de sahip Kapıkırı Mahallesi’ndeki Herakleia Antik Kenti’nde ilk kazı çalışmaları başlatıldı.
Yaklaşık 35 yıl önce Annelise Pechlow başkanlığındaki bir ekip tarafından yüzey araştırması yapılan ve pek çok önemli verilere ulaşılan Herakleia Antik Kenti’nde Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın talimatlarıyla arkeolojik kazı yapılması için girişimlerde bulunuldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin alınmasının ardından Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Doğal Kaynaklar, Ruhsat ve Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün destekleriyle Milas Müzesi Müdürlüğü Başkanlığı’nda, Selçuk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in bilimsel sorumluluğunda Ağustos ayı içerisinde temizlik, kurtarma kazısı ve çevre düzenleme çalışmalarına başlanıldı.
Herakleia’da kentin merkezi konumundaki Agora (Pazar Yeri), Athena Latmia Kutsal Alanı, Endymion Kutsal Alanı, Göl Kalesi, Tiyatro ve kentin Doğu Kapısı’nda başlatılan bitki, yol temizliğinin sona ermesinin ardından arkeolojik kazıların başlayacağı Göl Kalesi ile Endymion Kutsal Alanı’nda Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke, Muğla Kültür ve Turizm İl Müdürü Dr. Zekeriya Bingöl, Milas Müze Müdürü Mehmet Çelebi, Kazı Başkanı Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer ve davetlilerin katılımıyla temsili olarak kazı başlangıcı yapıldı.
Milas için önemli bir kazı çalışması olacağına değinen Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke, “Bugün Kapıkırı’nda Herakleia Antik Kenti kazı çalışmasının ilk günündeyiz. Kültür Bakanlığımızın destekleri ve organizasyonuyla Milasımızın pek çok yerinde tarihin ve kültürün cömert olduğu topraklarda yürütülen kazı çalışmalarına bir yenisini daha ekledik. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Milas’ın kültürü ve zenginliği adına umarım hayırlı bir şeklide sonuçlanır” dedi.
Muğla Kültür ve Turizm İl Müdürü Dr. Zekeriya Bingöl, “Milas Müze Müdürlüğümüzün başkanlığında, Selçuk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in bilimsel sorumluluğunda çalışmalara başlandı. Bugünde temsili olarak ilk kazmayı vuruyoruz” diye konuştu.
Arkeolojik kazıların başlangıcı için Endymion Kutsal Alanı’nın seçildiğini belirten Kazının Bilimsel Danışmanı Selçuk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer ise tarihi kent ve kazı çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri aktardı:
Latmos Herakleia Antik Kenti, antik dönemde olağanüstü jeolojik oluşumlar olan Latmos Dağlarıyla Bafa Gölü arasında kurulmuş bir kent. Bu coğrafya doğal güzellikleriyle her dönem ilgi çekmiş ki daha en erken dönemlerde yani tarih öncesi çağlarda insanlar Latmos Dağı’nda kutsal alanlar oluşturmuşlar burada tapınımlarını yapmışlar. Burayı Anadolu’nun yerli tanrısı, hava tanrısı ve fırtına tanrısının evi olarak kabul etmişler. Ve bu ve bu kaya resimleri de zaten bu inancın birer ürünün göstergesi. Daha sonra milattan önce birinci binde bu bölgenin yerli halkı olan Karlar Latmos Antik Kenti dediğimiz hemen Heraklia’nın beş yüz metre doğusunda bir vadi içine kent kuruyorlar ve ilk defa burada yerleşik yaşama geçiyorlar. Daha sonra İskender döneminde İskender’in komutanları Latmos kentini buraya bugünkü bulunduğumuz kentinin olduğu yere taşıtıyor. Latmoslular tabii ilk başta buna direniyorlar kendi evlerinden, yerlerinden ayrılmak istemiyorlar. Ama biraz zorbalıkla buradaki evleri yıktırarak, yapıları yıktırarak onların malzemelerini de bu alana taşıtarak yeni bir kent inşa ettiriyor İskender’in komutanı. Ardından bir dönem burası bir körfez, bir liman kenti olarak bir anda gelişiyor. O nedenle de kentin kamu yapıları zenginleşiyor. Agora merkezli bir planlama söz konusu. Kamu yapılarıda bu Agora’nın çevresinde yer alıyor. Roma döneminde Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonlarla körfezin ağzı kapanıyor ve Bafa Gölü’ne dönüşüyor bu körfez. Ondan sonra Herakleia biraz önemini yitiriyor, küçülüyor. Nüfusun azaldığını görüyoruz.
Daha sonra milattan sonra yedinci yüzyılda Sina Yarımadası’ndan arap akımlarından kaçan Hristiyanlar bu bölgeye geliyorlar. Latmos Dağları’nın o kayalık arazisinin aslında ne kadar korunaklı olduğunu görüyorlar ve bu kayalık araziye manastır kompleksleri inşa ediyorlar. Akabinde on üçüncü yüzyılın ortalarında Menteşe Beyliği’nin kurulmasıyla Hristiyanlar bu bölgeyi terk ediyor. Ve on dokuzuncu yüzyılda da Türkmen göçerler tarafından Kapıkırı Köyü kuruluyor. Burası tabiat parkı doğal sit alanı ve aynı zamanda arkeolojik sit alanı. Latmos Dağı ve Bafa Gölü gibi doğa harikalarına sahip olması sebebiyle de pek çok turist tarafından ilgi çeken bir alan. Günümüzde de özellikle son yıllarda pandemiyle beraber aç alanlara olan ilginin artmasıyla Kapıkırı’na gelen Herakleia Antik Kentini ziyaret eden turist sayısında da çok fazla artış oldu” açıklamasında bulundu.
Çalışmaların kazı alanında devam ettiğini belirten Büyüközer, “Biz Göl Kalesi’ni temizledik, yolunu temizledik ön cephesindeki bitkileri temizledik. Önceden görünmeyen kale şimdi artık kentin en çok ziyaret edilen noktalarından biri haline geldi. Burada çalışmaların başlaması biraz uzun solukluydu. Bu yılın başında Vali Bey’in buraya ziyaretiyle beraber buradaki işte turizm farkına varıyor ve diyor ki böyle bir potansiyele sahip kentte neden bir kazı çalışması yok? Hemen bir ekip bulun ve burada kazı çalışmalarına başlayalım diyor ve süreç böylelikle başlamış oluyor. Kültür Bakanlığı’ndan kazı iznimiz geldi. Daha sonra biz burada 12 Ağustos tarihinde çalışmalara başlayabildik. Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Doğal Kaynaklar, Ruhsat ve Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün destekleriyle 5 aylık bir projemiz başladı. Ocak ayında bu projemiz bitecek. Ondan sonra önümüzdeki yıl tekrar destek alabilirsek çalışmalarımıza da devam etmeyi planlıyoruz. Bu sene ilk olarak yapıları bir temizledik çünkü uzun yıllardır hiç el değmemiş bir alan olduğu için de bitki örtüsüyle kaplanmıştı ve yapılar artık görülemez hale gelmişti. Şimdi de iki yapıda Göl Kalesi ve burada şu an içinde bulunduğumuz, Endymion Kutsal Alanı’nda kurtarma kazısı yapacağız. Bir konservasyon çalışmaları yapacağız. Özellikle Göl Kalesi Bizans dönemi yapısı olduğu için biraz tabii duvarlarındaki harçların da boşalmasıyla beraber daha çok tahrip olan yapıların başında geliyor. O nedenle ilk olarak oraya müdahale edeceğiz” dedi.