Şiir, öykü, deneme ve yazıları ilk olarak Devrek, Devrek Postası Gazetesi, Devrek Haber, Ankara Edebiyat, Ekin Dergisi’nde yayınlandı. Yazmayı hiç ertelemediği sonraki süreçte de ürünleri Kıyı, Karşı, Damar, Öykü-Şiir, Mavi Derinlik, Kuzeysu, Pencere, Uğraş, Kavram-Karmaşa, Çağdaş Ekin, Çağdaş Türk Dili, Siyah-Beyaz, Cumhuriyet, Bartın, Kdz. Ereğli Doğuş, Karabük Bölgenin Sesi, Susma, Demokrat Çaycuma ve Halkın Sesi olmak üzere pek çok dergi ile gazetede yayımlandı. 50 yıllık yazın emeğini bugüne kadar kitaplaştırmamış Kademoğlu… Fakat son dönem yazılarından oluşan “Yüzüm Bana Benzer” adlı kitabını “75. yaşıma bir armağan olsun diyerek” eşine, çocuklarına, torunlarına ve öğretmeni Necatigil’e armağan etmiş. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı tarafından yayımlanan 364 sayfalık “Yüzüm Bana Benzer” adlı çalışmada Anılar Anımsamalar Anekdotlar, Denemeler, Tanıdığım Yüzler, Gönül Telimi Titreten Kentler, Söyleşiler ve Karma Düşün Yazıları adlı bölümler yer alıyor. “Yüzüm Bana Benzer” Kademoğlu’nun ilk kitabı… Kademoğlu, “İçim dışım birdir. Özüme saygılıyımdır,” diyerek aslında yazdıklarıyla ilgili çok önemli bir detayı veriyor. Kitabı okumaya başladığınızda bu açıklama daha da çok anlam kazanıyor. Son dönem yazılarından oluşan bu kitap bir ömrün özü olarak da değerlendirilebilir. Kademoğlu çocukluğundan, eğitim hayatından, arkadaşlarından, edebiyatçılardan, gönül telini titreten kentlerden söz ediyor yazılarında… Kitapta, Kademoğlu ile yapılan söyleşiler ve hakkında yazılan yazılar da bulunuyor. Kademoğlu’nu yakından tanımak isteyenler için bir kaynak olarak da değerlendirilebilir bu kitap. “Gazetecilik, bir rastlantıyla başladı ama tutkum oldu” diyen Kademoğlu’nun kitabında her duyguyu yaşayacağınız yazılar bulacaksınız. Yaşadığınız, tanığı olduğunuz olaylar, duygular, düşünceler… Burhan Günel’in “Devrek’in Atom Karıncası” olarak adlandırdığı Kademoğlu’nun “Hepimizin Ortak Derdi..” adlı yazısından söz etmek istiyorum…“İtiraf ediyorum” diyerek başlıyor yazısına Kademoğlu… Yazının bir bölümünü birlikte okuyalım: “Okuyan, yazan insan için kitap da, gazete de, dergi de zorunlu bir gereksinimdir. Eğer eşiniz bunlardan hoşlanmıyorsa, onları evde bir döküntü olarak görebilir. Yanı sıra, onları korka çekine götürebilirsiniz eve. Size ne bir oda vardır bunlar için, ne de masa sandalye. Bu nedenle evde seyyar satıcı gibisinizdir; tıpkı zabıtalarla kovalamaca oynar gibi dolaşırsınız oradan oraya…” Kademoğlu, Mehmet Başaran ile yaptığı bir söyleşide “kitapların adlarıyla konuştuğunu” belirtiyor. İspatı için size bir önerim var. Kademoğlu’nun “Yüzüm Bana Benzer” adlı kitabını okuyarak kararı siz verin… Kademoğlu haklı mı, değil mi?