Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Emel Ceylan, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2009 yılından bu yana 12 Kasım gününü ‘Dünya Zatürre Günü’ olarak kabul ettiğini belirterek hastalıktan korunma yolları ve uygun tedavinin gerektiği şekilde kullanılması hakkında bilgi verdi.
Pnömoninin daha çok akciğerlerde hava keselerinin iltihaplanmasına bağlı olarak oksijenin kana geçişinin bozulduğu ve bu nedenle de nefes darlığına yol açtığı akut bir solunum sistemi enfeksiyonu olduğunu belirten Prof.Dr. Emel Ceylan, “Bu yıl 12 Kasım 2020 Dünya Pnömoni Günü, maalesef ki Kovid-19 ve diğer nedenlerden kaynaklanan pnömoni ölümlerini önemli ölçüde artıran küresel pandeminin gölgesinde hatırlanacak” dedi.
Zatürrenin, diğer enfeksiyon hastalıkları ile birlikte, düşük gelirli ülkelerde en çok öldüren hastalıkların başında geldiğini belirten Prof.Dr. Emel Ceylan, “Zatürre, düşük-orta gelirli ülkelerde en çok öldüren hastalıklar sıralamasında 3.sırada yer alıyor iken orta ve üst gelirli ülkelerde ise yine ilk 10’da ama 6’ıncı sırada yer almaktadır.” sözleriyle zatürre görülme oranları hakkında bilgi verdi.
Zatürrede, çoğunlukla bakteri ya da virüslerin neden olduğu bu durumda öksürük, balgam çıkarma, ateş, terleme gibi belirtiler görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Ceylan, bulaşmanın genellikle hasta kişilerle doğrudan temas ve mikropları taşıyan solunum zerreciklerinin solunması ile de meydana geldiğini söyledi
“Zatürrede erken tanı ve tedavi önemlidir”
Prof.Dr. Emel Ceylan, 5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü erişkinler ve altta yatan tıbbi durumları nedeniyle bağışıklığı azalmış bireyler ve kronik hastalığı bulunanların artmış risk altında olduğunu belirterek; “Özellikle 65 yaş ve üzeri kişilerde pnömoni sıklığı artmakta, gençlere göre daha ağır hatta öldürücü tablolarda seyredebilmektedir. Zatürrede erken tanı ve tedavi, hastayı, hastalığın kötü sonuçlarından korumak ve hatta ölümü engellemek için önemlidir. Radyografi ve laboratuvar testleri zatürrenin tanısında ve buna neden olan mikropların tanımlanmasında yardımcı olabilir. Ayrıca, tıp alanındaki gelişmelere ve hızlı tanısal testlerin kullanılmasına rağmen hastaların yarısında ya etken saptanamamakta ya da geç saptanmaktadır. Bu nedenle çoğunlukla mikrobiyolojik sonuçlar beklenmeden antibiyotik tedavisi olası mikroplar öngörülerek başlanmakta ve daha sonra test sonuçlarına göre gereklilik durumunda yeniden düzenlenebilmektedir.” dedi.
Zatürreden korunmanın ve hastalık gelişimini önlemenin tüm tanı ve tedavi için yapılan maliyetlerden daha ucuz ve daha kolay bir yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ceylan, “Tüm insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sağlıklı bir çevrede yaşaması sağlanmalıdır. Dünyada tüm insanlar için temiz içme suyuna erişim, hava kirliliğinin önlenmesi, sağlıklı besinlerle yeterli ve dengeli beslenme olanakları sunulmalıdır. Ülkelerde ve dünya çapında teşhis, bakım ve uygun tedaviye daha eşit erişim, pnömoni ölümlerini azaltmak için kritik öneme sahiptir” dedi.
“Yetersiz beslenenlerde hastalık riski daha yüksek”
Yeterli beslenmenin, hem çocukları hem de yaşlıları pnömoniden ve diğer hastalıklardan korumak için iyi işleyen bir bağışıklık sistemi sağlamaya yardımcı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ceylan, “Yetersiz beslenenlerde hastalık riski daha yüksek olur, hastalık süresi uzar ve hastalıktan ölüm riski artar. Protein, yağlar ve karbonhidratlar gibi yeterli makro besinlere ve çinko ve A vitamini gibi mikro besin maddelerine erişim olmadan çocuklar ve yaşlılar zatürreye daha hassastır ve hastalıkla savaşacak kadar güçlü değildir” sözleriyle doğru beslenmenin önemini aktardı.
Hava kirliliğini azaltmanın çocuklarda şiddetli zatürre riskini azalttığı belirten Prof. Dr. Ceylan, “İç mekan hava kirliliği, sigara dumanı, yakıtların kullanılması gibi birçok farklı kaynaktan gelebilir. Ev içerisinde havalandırması iyi olan sobaların ya da teknolojisi yeni ısınma kaynakları kullanımı ciddi zatürrelerin önüne geçebilir. Solunum yolunun viral enfeksiyonlarında aerosol temasından korunmak için maske takılması, sosyal mesafenin korunması ve el hijyenine özel bir önem verilmesi vurgulanmalıdır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Programının hedefleri arasında 2030’a kadar, temiz suya evrensel erişim ve herkes için yeterli ve adil sanitasyon ve hijyene erişim yer alıyor.” dedi
“Zatürrenin en ölümcül nedenlerinden bir kısmı aşılarla önlenebilir”
Aşıların bakıma kolayca erişemeyen çocuklar için çok önemli bir koruyucu önlem olduğunu zatürrenin önlenmesinn, aileleri hastalığın neden olduğu tedavi masraflarından ve diğer maliyetlerden de kurtardığını ifade eden Prof. Dr. Emel Ceylan, “Aşılar, hastalıkları önleme ve hastalığın şiddetini azaltmadaki etkinlikleri ve sonuç olarak ölümleri önleme açısından en iyi halk sağlığı yatırımlarından biri olarak biliniyor. Zatürrenin en ölümcül nedenlerinden bir kısmı aşılarla önlenebilir. Çocuklar, Streptococcus pneumoniae (pnömokok), Haemophilus influenzae tip b (Hib), Boğmaca ve Kızamık etkenlerine karşı aşılanarak bu etkenlerin yol açabileceği akciğer enfeksiyonlarından korunabilir. Ülkelerin aşı politikalarında öncelikli gruplar immünsuprese hasta ya da savunmasız gruplar yanı sıra çocuklar olmalıdır.” sözleriyle aşının önemini aktardı.
Prof. Dr. Ceylan, dünya çapında tüm insanları zatürre ve onun yaratacağı risklerden korunma için sağlıklı bir çevrede yaşamak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, sağlıklı içme suyu ve sağlıklı gıda ürünleri tüketmek, hijyen tedbirlerine önem verilmesi ve nihayetinde ise aşı programlarının yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayarak; “Yaşlı ve kronik hastalığı olan kişilerde, ek olarak, düzenli sağlık kontrolleri ile morbiditelerin erken dönemde saptanması ve kronik hastalıkların kontrol altında tutulması, yakın kontaktın engelleneceği bir çevre oluşturulması zatürre gelişimini engelleyecektir” dedi.