Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları (ASYU) 2019 Konferansı, Yaşar Üniversitesinde düzenlendi. Türkiye’den ve yurt dışından bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirilen konferansta; yapay zeka, veri madenciliği, akıllı elektronik sistemler, derin öğrenme gibi son dönemin önem kazanan konuları sosyolojik ve etik boyutlarıyla da ele alındı.
2004 yılından bu yana akıllı sistemler ve yapay zeka algoritmalarının geliştirilmesi ve uygulanması alanında seçkin bildirileri yayınlayarak birçok farklı disiplinden bilim insanlarını bir araya getiren Akıllı Sistemler ve Uygulamaları (ASYU) Konferansı, Yaşar Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi. Konferansta, makine öğrenmesinin son yıllarda ‘derin öğrenme’ adı verilen yeni bir alana evirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural, her teknolojide olduğu gibi yapay zekayı da üretirken zararları engelleyecek yöntemleri ve kanunları bulmak zorunda olduğumuzu söyledi. Makine öğrenmesi, yapay zeka, insan beyni alanlarında ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmalara imza atan Prof. Dr. Vural, “İnsan artık ürettiği teknoloji ile bütünleşmeye başladı. İnsan teknolojiyi geliştirdikçe teknoloji de insanı geliştiriyor. Teknolojiyi nasıl artıracağız, yükümlülüklerimiz nedir, hak ve sorumluluklarımız nelerdir, fikri mülkiyet nasıl olmalı ve geliştirdiğimiz teknolojinin kalitesi nedir sorularının yanıtlarını vermeden bilim insanı olamayız. Değerler sistemi olmayan bir teknoloji makineyi insanlaştırmaz; ama insanı makineleştirir” dedi.
“Robotların vatandaşlığı olabilir mi?” sorusu üzerine durdu
ASYU Konferansına katılan İzmir Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Bengül Kavlak da, program kapsamında sunulan bildirilerde robotlara hukuki kişilik tanınması halinde gündeme gelebilecek olan ‘robotların vatandaşlığı olabilir mi?’ sorusu üzerine durdu. ‘Robotlara vatandaşlık tanınması halinde robotların işleyişinden doğan sorunlara uygulanacak hukukun tespiti de farklı bir boyut kazanacaktır’ diyen Bengül Kavlak, şu bilgileri verdi:
“Yapay zekanın kullanımıyla hayat bulan robotlar günlük yaşamın pek çok alanında kullanılır hale geldi. Robotların gelişmişlik düzeyleri ile aynı doğrultuda bağımsız bir şekilde karar verme yeteneğine de sahip olabildikleri dikkate alındığında sorumluluklarının belirlenebilmesi için hukuki kişiliklerinin, hukuki kişiliğe sahip olmanın bir sonucu olarak da vatandaşlıklarının belirlenmesinin yakın bir gelecekte zorunluluk arz edeceği düşünülmekte. Henüz yaygınlık kazanmasa ve hukuken açık bir şekilde gerekçelendirilmemiş olsa da dünyada robotlara vatandaşlık verilip verilemeyeceği hususunun sorgulanmaya başlandığı görülmekte. Hanson Robotics beyin takımı tarafından geliştirilen yapay zeka Sophia’ya 2017 yılında Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık hakkı tanınmış ve robot Sophia vatandaşlık sahibi ilk robot oldu. Bunun yanı sıra, ABD’nin önde gelen avukatlık firmalarından biri, dava hazırlık sürecinde IBM tarafından tasarlanan Ross adı verilen yapay zekayı kullanmaya başladı. EuRobotics çalışma grubu tarafından robotlara ‘elektronik kişilik’ statüsü tanınabileceği de ileri sürüldü. Buna göre, şirketlerin hukuki statüsünün ve ehliyetinin belirlenmesinde kullanılan tüzel kişilik modeline benzer şekilde robotların hukuki statülerinin, ehliyetlerinin, hak ve sorumluluklarının belirlenmesi yönlerinden bir elektronik kişilik modeli benimsenebilecektir.”
“Özel düzenlemelerin ivedi olarak yapılması son derece önem taşımakta”
İzmir Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Ayça İzmirlioğlu ise akıllı sistem kullanımının çalışma hayatına olası etkileri üzerine bilgi verdi. İzmirlioğlu, “Günümüzde özellikle Endüstri 4.0’ın da etkisiyle yapay zeka ürünü olan sistemler ve özellikle robotların üretiminde meydana gelen hızlı artış çalışma hayatını doğrudan etkilemeye başladı. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği bakımından riskli olan iş yerlerinin yapay zeka ürünlerini kullanmayı ve böylece iş kazasının gerçekleşme riskini önlemeyi hedefledikleri görülüyor. İş kazaları gerek işçinin sağlığına zarar vermekte gerekse Sosyal Güvenlik Kurumu’nun iş göremezlik ödeneği ödemesine yol açabilmekte, gerekse de işverenin hukuki ve cezai sorumluluğunun doğmasına sebebiyet vermekte. Böylece, işçinin kendisine, işverene ve devlete telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmaktadır. Diğer taraftan ise işverenlerin işçi çalıştırmak yerine aynı işi yapabilecek robot ve benzeri makineleri kullanmasının işçilerin işsiz kalmasına yol açması kuvvetle muhtemel olduğu için akıllı sistemlerin çalışma hayatına yönelik önemli etkilerinden birini ise işsizlik sorunu oluşturmakta. Bu nedenle Endüstri 4.0’ın çalışma hayatına girmesi ile birlikte iş istihdamında yaşanacak değişikliklerin çalışanlarda ve dolaylı olarak da toplumda yol açması muhtemel bir kaosu önleyebilmek amacıyla çalışma mevzuatımızda birtakım özel düzenlemelerin ivedi olarak yapılması son derece önem taşımakta” dedi.
New Jersey Institute of Technology’de (NJIT) Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdüren Türkiye’nin önemli bilim insanlarından Prof. Dr. Ali Naci Akansu da, konferansa konuşmacı olarak katıldı. ASYU Konferansına katılım için TÜBİTAK’tan aldığı mali desteği Yaşar Üniversitesi Öğrenci Topluluklarına bağışlayan Prof. Dr. Ali Naci Akansu, sunumunda güçlü analitik araçların altında yatan matematiksel kavramlar üzerinde durdu. Prof. Dr. Akansu, “Öğrencilerin projelerinde kullanabilmeleri için veya önemli etkinliklere katılımlarını sağlamak amacıyla katkıda bulunmak istedim. Bu bir başlangıç olsun” dedi.
Kanada Concordia Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sofienne Tahar da, artık yazılım ve donanımın ayrılmaz bir bütün olduğunu söyledi. ‘Sanayide Akıllı Sistemler’ özel oturumunda ise konferans altın sponsorlarından Siemens firmasından Strateji ve İnnovasyon Müdürü Yusuf Kaya Enerji verimliliği alanında yapay zeka kullanımı ile yüksek miktarlarda tasarruf yapılabildiğini örnekler ile sundu.